9 Nisan 2018 Pazartesi

Kurtuluş Savaşı’nda Türk Kadını

“Kurtuluş Savaşı sırasında İstanbul’dan kaçırılan ve Rusya’dan alınan silah ve cephane, Milli Hükümet’in elindeki üç eski gemi Alemdar, Preveze ve Aydın Reis tarafından İnebolu ve Samsun gibi Karadeniz limanlarına boşaltılmış ve buradan cepheye gönderilmiştir. Bu sevkiyat işini daha çok İnebolu, Kastamonu ve Çankırı yöresi kadınları gerçekleştirmiştir.

Cephe gerisinden cepheye yiyecek, giyecek, malzeme, silah ve cephane taşıma işinde görev alan kadınlara, çocuklara ve yaşlılara yol gösterecek kişiler vardı. İşte bunlara “kağnı komutanı” denilmişti. Kurtuluş Savaşı’nın kağnı komutanlarından biri de Enver Behnan Şapolyo idi.Şapolyo yıllar sonra bu önemli görevini şöyle anlatmıştır:
“Milli Mücadele’nin ilk günlerinde bana milli bir görev verilmişti. O da kağnı komutanlığıydı. O acı ve yoksul günlerde ordumuzun geri hizmetleri üç türlü araçla sağlanmaktaydı. (Bunlar) deve kolları, katır kolları ve kağnı kollarıydı. Çünkü o zamanlar ordumuzun elinde hiçbir motorize kuvvet yoktu, İnönü cephesinde silah ve yiyecek bu taşıma kollarıyla sağlanmaktaydı.
Deve kolları pek süslüydü. Develerin hörgüçlerinden boyunlarına kadar renkli püsküller ve aynalar sarkmaktaydı. Her devenin hörgücünün üzerine de üç tane cephane sandığı yerleştiriliyordu. Deve kolları böylece bir dizi oluşturarak ağır ağır İnebolu’dan Eskişehir yolunu tutmaktaydı.
Katır kolları da pek ilginçti. Katırların boyunlarındaki iri tunç çanlar, bu gürültü içinde katırlar da yola düzülürler, onlar da cephane taşırlardı.
Benim kolum kağnı kollarıydı. Kağnılar vilayet olarak nöbete gelirler ve görevlerini tamamladıktan sonra yurtlarına dönerlerdi.
Kağnılar iki tekerlekli basit şekilde yapılmış birer yük arabasıydı. Bunları öküzler ve mandalar çekerlerdi. Kağnıların hep birden çıkardıkları inilti ta uzak yerlerden işitilirdi.
Bana her seferinde kırk kağnı verilirdi. Kağnıcıların çoğu kadın olurdu. Çünkü delikanlılar cephedeydiler. Bir seferinde benim kağnıcılarımın otuzu kadın, sekizi çocuk, ikisi de altmış yaşından yukarı ak sakallı ihtiyarlardan oluşmuştu. Bize muhafız olarak da silahlı Koruma Bölüğü erlerinden bir milis er verilirdi. Bunlar hapishanelerden çıkarılıp vatan hizmetine verilmiş mahpuslardı.”
Cephane ve yiyecek taşıyan kağnıların gerçek komutanları kadınlardı kuşkusuz. Fedakâr, vatansever, kahraman Türk kadınları…
Tekalifi Milliye Komisyonlarında görev alan bir görgü tanığı, Cevdet Kerim İncedayı, anılarında, gönüllü olarak kağnı kullanmaya gelen kahraman kadınlarımızdan şöyle söz etmiştir:
“Bize ayrılan mıntıkada 300 kağnı arabası saptadık. Bunları muharebe sırasında hemen düzenleyebilmek için bir deneme çağrısı yaptık.
Bildirimizden 24 saat sonra 250 araba gelmiş bulunuyordu. Bazıları, öküzleri olmadığından arabalarına ineklerini koşmuşlardı. Arabaları getirenlerin bir kısmı çocuk ve yaşlılar, çoğu da kadınlardı. Tümen komutanı düzlükte sıralanan bu insanları denetlerken uzun övendireleriyle sevgili hayvanlarının başlarında dizilen kadınlara, erkeklerinin niçin gelmediklerini sordu. Bu güç işte çok yorulacaklarını hatta dayanamayacaklarını söyledi. Kadınların verdiği yanıt şuydu:
‘Erkeklerimiz hizmettedir, (askerdir). Emrinize biz geldik. Böyle bir günde bize bu kadarcık iş düşmesin mi?’
Oysa bunların çoğu, yıkılıp yakılmış köylerinde çocuklarını komşularına teslim etmişlerdi. Nitekim muharebe başlayınca bunlar, uzun günler gene bizimle geldiler, içlerinde yollarda doğuranlar oldu. Cephede bu çabalar sürerken gerilerde İnebolu-Ankara yollarında da bu halk sırtlarında cephane taşıyordu.”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder