Dünyada Türkçe kadar güçlü, zengin, esnek, gelişime açık, ifade kolaylığı ve gücü sunabilen, hem analitik hem de sezgisel özelliği olan ikinci bir dil yoktur.
Bu benim iddiam değildir, dünyanın önemli dil bilimcilerinin de tespitidir.
Eklemeli yapısıyla bir kelimeden birçok kelime türetebilirken; matematikte ikili sayı sistemine benzeyen ama sadece 0 ve 1 değil, 29 karakter kullanarak bit ve baytlar oluşturabilen, kuantum mekaniğinin ve gelecekte kullanılacak, hızı ve işlem kapasitesi şu andaki en gelişmiş bilgisayarlarla kıyas bile kabul etmeyecek kuantum bilgisayarlara en uygun, hayranlık uyandırıcı bu yapısıyla, her türlü bilim, bilişim ve bilgisayar programcılığı için de vazgeçilemeyecek dildir.
Aynı zamanda bu eklemeli yapısından dolayı kelime sayısı sınırı da yoktur ki bu özelliğiyle 500.000'den fazla kelime olduğu iddia edilen İngilizceden çok daha zengin hale geliyor. Bu yapısından dolayı da anlamsal kelime sayısının net olarak hesaplanması, sınır çizilmesi mümkün değildir. Dolayısıyla bütün kelimeleri ve deyimlerini içeren sayılı bir yapının bir sözlüğe sığması da mümkün değildir.
Üst düzey sezgisel bir dildir. Aynı kelime veya cümlenin sadece söylenme yeri, zamanı veya tonlamasıyla başka anlamları ifade edebildiği gibi, anlam derinliğinin sınırı da yoktur.
Gariptir ki birçok Türkçe öğretmeni ve akademisyen bile Türkçenin bu özelliklerinin farkında değildir, çünkü kuantum, dilin matematiği ve analitik konusuna yabancıdırlar.
Hal böyleyken, "Türkçe ile bilim yapılmaz, düşünce üretilmez" diyen aşağılık kompleksli batıcı dangalakların ve Arapça hayranı Arapçı salakların maalesef zekası, aklı ve ahlakı yoktur veya niyetleri, zihinleri, cibilliyetleri gibi kirlidir...

