İslam coğrafyasındaki milletler olarak durumumuz rezalet.
VATAN UĞRUNA
"Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır. Toprak eğer uğrunda ölen varsa Vatandır."
28 Haziran, 2025
YALANCILIK
CEHALET NEDEN MUTLULUKTUR?
Bir sosyal psikolog olan Leon Festinger 1957 yılında bilişsel uyumsuzluk teorisini ortaya atmıştır. Bu teori bugüne kadar henüz yanlışlanamadı.
DİLİMİZ GÖNLÜMÜZÜN AYNASIDIR
Bir ulusun bireylerinin umutlu bakışı, ruhsal ve bedensel sağlıklı oluşu, uyumlu iletişim ile başlar. Bu yapı, toplumsal kalkınmaya da hız verir, güç katar.
İnsan ilişkileri, düşünce ve duyguların gözlerdeki olumlu enerjinin sevgisinin ya da olumsuz enerijinin sevgisizliğinin süzgecinden geçerek başlar. Sonra da sıra dilimizi kullanmamıza gelir. İşin sırrı da, çok bilinen, kullanılan “Tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır” deyişinde gizlidir. Dilin gücü, kelimelerin enerjisi düşmanı dost, hastayı iyi, mutsuzu mutlu eder. Konfüçyüs’e “Bir ülkeyi yönetmek için çağrılsanız, ilk iş olarak ne yapardınız?” diye sormuşlar. “Hiç kuşku yok ki, dili gözden geçirerek işe başlardım,” demiş.
Dil konuşma, anlaşma, düşünce ve kültür oluşturma için vardır. Dil, kusurlu olursa bu saydıklarımın tümü kusurlu olur. Yerine göre dil, kılıçtan keskindir. Kötü niyetle kullanıldığında, karşısındakinin psikolojisini darmadağın eder. İyi niyetle ise, ruha bir zenginlik katmak, neşe ve huzur için bir birdir. Aslında her insan başkaları tarafından övülmek, beğenilmek ister. Başkaları tarafından beğenilmek kendine olan inanç ve güveni artırır.
Övülmek, en önemli motivasyon ve teşvik kaynağıdır. Bir insana değer vermek, özen göstermek, ona kıymetli olduğunu hissettirmek bir kültürdür, görgüdür ve eğitimdir. Ve bu eğitimi insan ancak kendikendine edinebilir, okulu yoktur. Yolu ise insan olmaktan geçer.
Nasıl ki eli bol, vermeyi seven insanlar herkes tarafından takdir edilir, sevilir ve saygi görür. İşte, toplumumuzun eksikliğini duyduğu insan modeli hem eli hem dili cömert insan olgusudur. “Merhaba dostum. Nasılsın? Seni gördüm ya, iyi bir gün geçireceğim demektir,” sözleriyle selamladığımız kişi sevdiğimiz ve iyi ilişkiler kurduğumuz kişidir.
İnsanlar arasındaki iletişimde temel iki yol vardır. Yaşamımızı zenginleştiren uyum yolu ya da yaşamımızı fakirleştiren uyumsuz yol. Kişisel ya da toplum ile olan ilişkilerimizi seçtiğimiz yol üzerinde kurmak zorundayız.
Dengeli davranan, düşünce ve duygularını denetleyen, dilini övgü-sevgi-uyum yolunda kullanan, empati yapabilen, insanları yargılamadan dost olabilen, başkalarının gözlerine sevgi ile bakabilen, her insanın övülecek özelliğini dile getirebilen, gönül almayı bilen, ben-bana- benim- benimki sözcüklerini lügatından çıkarıp “sen”i sık sık kullanabilen kişiler, topumun manevi ve sosyal gücünü, mutluluk düzeyini yukarıya taşırlar. Bunlar toplumun yapı taşlarıdır.
Bu tespitlerim “uyum yolu”na bir davetiyedir. Bir çağrıdır. Karşımızdaki kişinin beklentilerine cevap verebildiğimiz oranda, onun bize ters gelen özelliklerine hoşgörü, sevgi ve anlayış ile bakabildiğimiz ölçüde uyum sağlarız.
Dilerim ki, kişisel ilişkilerde sürtüşmeyi en aza indiren, kavgaya dönüşmeden sorunları çözebilen, acı yerine mutluluğu, kin ve nefret yerine sevgi ve hoşgörüyü yeğleyebilen bir Türk topumu daha fazla gün yitirmeden yeniden oluşsun. Saygılarımla
26 Haziran, 2025
YAŞARKEN YENİDEN DOĞMAK LAZIM
Kartal, kuş türleri içinde en uzun yaşayanıdır. 70 yıla kadar yaşayan kartallar vardır. Ancak bu yaşa ulaşmak için, 40 yaşlarındayken çok ciddi ve zor bir kararı vermek zorundadır.
22 Haziran, 2025
ZEYTİNİME DOKUNMA!
Teos antik kentinde bulunan 1800 yaşındaki zeytin ağacı Umay Nine Ağacı
YAŞAR NURİ ÖZTÜRK
Yaşar Nuri Öztürk....
21 Haziran, 2025
CUMHURİYETİ VE ATATÜRK'Ü KİMLER SEVMEZ
Cumhuriyetimiz kutlu olsun, Türk devleti ve Atamız ilkeleriyle var olsun.
20 Haziran, 2025
MUTLULUK
İnsan neyden mutlu olur? Çok parası olmasından? Kalabalık bir arkadaş grubuna sahip olmasından? Ailesi ile vakit geçirmesinden? Kendi ile başbaşa kaldığı zamanlarının olmasından? Gerçekten insan neyden mutlu olur? Muhtemelen hepimizin birbirine benzer mutlu olma durumları var. Çünkü birbirimize çok benziyoruz. Örneğin birine yardım etmek hepimize mutluluk verir. Ya da birlikte bir işi başardığımızda mutlu oluruz. Ama şunu çok net söyleyebilirim ki, geçmişte çok daha mutluyduk. Benim gibi ekonomik durumu orta halli bir aileden gelen bir birey olarak geçmişte çok daha mutluyduk. Bunu net söyleyebilirim. Bahçemiz vardı örneğin. Bahçemizde tavuklarımız, meyve ağaçlarımız.. Evimizin kömürlüğü vardı, garajımız.. Ya da kiler odamız.. Hep birlikte yerdik yemekleri. Bölüşürdük sofrayı.. Doğalgaz gelmeden önce kömür sobamız vardı, türlü şeyleri yakıp deney yaptığımız.. Şimdi hiç biri yok.. "Modern" ama bizi mutlu eden şeylerden, keşfetmeye iten, paylaşmaya iten şeylerden yoksunuz artık. Bu da dünyayı bizler için daha çekilmez kılıyor. Düşünsenize pandeminin 80-90'lı yıllarda yaşandığını.. Emin olun insanlar birbirlerine daha saygılı, daha paylaşımcı ve daha anlayışlı olurlardı.. Biz geleneklerimizden çok şey kaybettik. Geçmişe dönelim demiyorum ama geçmişi yaşamış ve yokluğu bilen biri olarak konuşuyorum. Biz eskiden çok daha mutluyduk! Yaşamın değeri ne biliyor musunuz? Paylaşmak.. Var olan her şeyi paylaşmaktan ibaret her şey.. Komşuların sizin evinizi, kendi eviniz gibi gördüğü, yemeği, sohbeti bölüştüğünüz bir yaşam bizleri mutlu eden yaşam. İnsan canlısı sosyal bir canlı.. Ama sosyalleşmek sadece kafelerde ya da işyerlerinde karşılaştığınız insanlarla olmuyor. O insanlarla bir şeyleri paylaşmakla, bölüşmekle oluyor... Ne istiyorum biliyor musunuz? Madem ki yeni bir çağ başlıyor, madem ki yeni bir dünya kuruluyor.. Bu Dünya'da Türkiye'nin özünde olan gelenekler yeniden yaşatılsın istiyorum. Bölüşmenin, paylaşmanın en yüce halinin yaşandığı bir Türkiye istiyorum.
Bakın, göreceksiniz paylaştıkça daha fazlası gelecek ve paylaştıkça daha mutlu olacaksınız. Size özel bir huyumu söylemek istiyorum. Ben kazandığım her şeyi tamamen paylaşırım. Birikim yapmam. Etrafıma veririm. Tamamen dağıtırım her şeyi. Ve her zaman daha fazlası gelir. Daha fazlasını bu sefer daha çok dağıtırım. Gelecekte kazandığımız paraların bir önemi kalmayacak. Ama kazandığınız insanların inanılmaz önemi olacak!