5 Nisan 2018 Perşembe

'Türklük' ülküsüne gönül verenler

"Türk Milliyetçiliği davasına ömrünü adamış büyük devlet adamı merhum Alparslan Türkeş’i vefatının 21. yıldönümünde saygı ve rahmetle anıyoruz..
Milliyetçiliğin ayaklar altına alındığı 1944’te başta Nihal Atsız olmak üzere dava arkadaşlarıyla birlikte tabutluklarda işkenceler gören, buna rağmen asla devletine küsmeden hizmetine devam eden merhum Türkeş siyasi hayatında Türk Milletinin geleceğinin teminatı olan Ülkücü-Milliyetçi Türk gençliğinin yetişmesine verdiği büyük hizmetlerle Türk tarihine damgasını vurmuştur..

Onun açtığı yolda hizmet edenlerin, Türklük ülküsüne gönül verenlerin bugün ülkemizin içinde bulunduğu kritik dönemeçte her zamankinden daha fazla dayanışma ve birlik içinde olmaları gerekli hatta zorunludur..

Ümit ederiz ki Türk Milleti ve Türk Milliyetçileri bir an önce, ülkenin ve vatanın beka mücadelesinde öncelikle kendi içlerinde karşılıklı sevgi, hürmet ve saygının gereklerini yerine getirirler. Çünkü bu vatanın ve bütün Türk-İslam âleminin onların öncülüğüne ihtiyacı var..

Ümit ve temenni ederiz ki, dün olduğu gibi bugün de gelecekte de büyük dava adamı ve lider, Türk Milletinin hadimi ve başbuğu merhum Alparslan Türkeş’in yetiştirdiği ülkücü Türk Milliyetçileri, Türk Milletini yüceltmek ülküsünün tavizsiz savunucuları olarak Türklüğe, İslam âlemine ve insanlığa hizmeti düstur edinmeye devam edeceklerdir.."O tartışmasız bir Başbuğ idi..
"Başbuğ Alparslan Türkeş, ülküdaşlarını ve kendisine inananları içten ve samimi olarak seviyordu...
Yeri geldiğinde yanında titrediğimiz bir komutan, yeri geldiğinde de kendimize herkesten daha yakın hissedebileceğimiz bir gönül insanıydı..

Vefayı vazgeçilmez sayıyordu.. Bozkurt gibi bir sembolü Türk milletine anlatan ve kazandıran kişiydi. “Bozkurt: Türk İslam mührünü dünyaya vurmaktır” diyerek hedefini ortaya koyuyordu..

Gençlik, onun için ayrı bir önem taşıyordu. Ülkücülerin evlatları, onun da evladıydı..

Donanımlı insanlar olabilmeleri yolunda imkânları seferber ediyor ve geleceğin siyasetçilerini, ekonomistlerini, akademisyenlerini bu yaklaşımıyla topluma kazandırıyordu..

Böylece idol olarak kabul edilen bir kuşağı ve onların el verdiği Türk Milliyetçilerini devleti yönetmeye hazırlıyordu..

Türkeş; “Cesaret, yüreklilik, atılganlık olmayan hiçbir dava başarıya ulaşamaz” diyordu..

Sanırım bu üç özellik de onda fazlasıyla vardı. Evet!.. O tartışmasız bir Başbuğ idi. Ve her zaman öyle kalmaya devam edecekti.."

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder